Likyalılar
Anadolu’nun kendine has halklarından birisi olan Likyalılar bugün teke Yarımadası olarak bilinen batı sınırını Fethiye’nin, doğuda ise Antalya ile sınırlanmış bölgede yaşamışlardır. Likya’nın kuzeyi Toros Dağları ile çevrilidir. Hitit metinlerinde Lukka olarak bahsedilen halkın Likya’yı tarif etiiği artık tartışılmaz bir gerçektir. Lidyalılar Luwi kökenli bir halktır, bunun en belirgin kanıtı milattan önce 4. yy’a kadar kullanmış oldukları dillerinden anlıyoruz. Likyalılar kendilerini Trmmili olarak adlandırıyordu, Likya’nın yüksek kesimlerinde bulunan prehistorik yerleşimler Likyalıların daha önce burada yaşadıklarını bize göstermektedir. Ayrıca Patara kazılarında ortaya çıkan yol klavuzu antında Tremili kenti, bugünkü Dirmil Kasabası’na konumlandırılmıştır ve bu konuda şüphe kalmamıştır. Lidyalılar her durumda Anadolu’lu kimliğini korumuşlardır, M.Ö. 13.yy’da Mısır’a karşı verilen Kadeş savaşında Hititler’in ve Torya Savaşında da Troyalıların yanında savaşarak bu özelliklerini göstermişlerdir. Likya’nın öne çıkan en önemli yapıları mezarlarıdır. Kaya mezarları, tapınak tipi mezarlar, semerdamlı lahitlerle her yerde karşımıza çıkar. Antikçağ tarihçilerinin aktardığına göre Likyalılar’ı bir çok uygarlıktan ayıran en önemli özelliği anaerkil bir toplum yapısına sahip olmasıdır.
Likya coğrafyası, Türkiye’de alternatif tatil rotaları içinde en zengin bölgedir. Sahilde ve dağlardaki yürüyüş rotaları, sayısız antik kentler, birçok kanyon ve akarsu, Toros Dağlarının en kıymetli ağaçları Sedir ve Ardıç ağaçları, sayısız endemik bitki türleri, deniz yoluyla yapacağınız keyifli mavi yolculuk rotaları ile keşfetmekle bitiremeyeceğiniz bir dünyadır.