KARYA
M.Ö. 1. binde Troya savaşının ardından kıta Yunanistan’dan Anadolu’ya büyük bir göç dalgası oldu. Dorlar adı verilen topluluklar Karia adı verilen bu coğrafyada koloni kentleri kurmaya başladılar. Güneybatı Anadolu’nun Ege ve Akdeniz’in kıyı şeridini içine alan kuzeyde Büyük Menderes Nehri, güneyde Dalaman Çay’ı, doğuda Aphrodisias Antik Kentidir. Milas merkezli, Muğla, Aydın, ve Denizli bölgelerini kapsayan Bodrum ve Datça yarımadalarını içine alan bölgedeki yerleşimlerin gerçek bir uygarlığa dönüşmesi M.Ö. 5. yy’daki büyük göçten 500 yıl sonra göçmen Dor’larla kaynaşan Anadolu’nun yerli halkı olan Leleg’ler melez bir topluluk olarak Karya uygarlığının temel unsurlarıdır. Bu bölgeyi siyasi ve kültürel bir topluluk, bir uygarlık haline getiren, ortak dil ve inanç sistemi potasında kaynaştıran M.Ö. 4.yy başlarında doğudan gelen Pers uygarlığının Anadolu’yu tamamen işgal etmesi ve Anadolu’yu kendilerine bağlı otonom krallıklar ya da eyalet olarak niteleyebileceğimiz Satraplıklara ayırmasıdır. İşbirlikçi krallar ya da Pers İmparatoru tarafından atanan satraplar sayesinde Anadolu’yu sömürdüler. M.Ö. 387 yılında Pers’lerle işbirliği yapan ve sonrasında çağın oldukça ilerisinde görkemli bir krallık inşa eden Milassa’nın beyi Hekatomnos’tur. Antik dönem tarihçilerinden öğrendiğimiz kadarıyla kendisi yalnızca iyi bir asker değil Ayrıca o dönemde yetişen en başarılı siyaset adamlarından biriydi. yeri geldiğinde Persler adına Kıbrıs’a donanma toplayarak sefere çıktı, Sürekli sularına gidip ilişkiler kurdu. fakat yeri geldiğinde de Perslerin düşmanları ile de izli İlişkiler kurdu ve onlarla ticaret yaptı. Karya’nın çıkarları ne gerektiriyorsa eğri ya da doğru demeden her yola başvurdu.
Hekatomnos Karia’nın resmi anlamda ilk Kralı Yaklaşık 15 yıl süreyle Artakserkses’i parmağında oynatan, bugün bile dizlerine rastladığımız bir uygarlığının temellerini atan bu asker ve siyasetçi öldüğünde başkenti Milassa olan Muazzam zenginlikte bir Krallık bıraktı. onun yerine geçen oğlu Mausolos başkenti Miassa’dan Halikarnassos’a yani bu günkü Bodrum’a taşıdı. Yeni kente surlar, liman ve saray yaptırdı. ama en önemlisi onun adına daha hayattayken inşasına başlanan bir dev anıt mezar yaptırdı. Bölgenin en iyi mimarları ve heykeltıraşları bu yapının inşasında çalıştı. Mausolos öldükten sonra bu yapıya gömüldü ve onun anısına bu yapıya Mausoleum adı verildi. Üzerinden 2400 yıl geçmesine rağmen bu nitelikte dev Anıt mezarlar bu isimle anılmaktadır. Dünyanın 7 harikasından biri sayılan Mausoleum’dan geriye inşa edildiği alanda sadece temelleri ve sütun tamburu kalmıştır. Ayrıca yıllar önce İngiltere’ye kaçırılan ve bugün British Museun’da sergilenen heykel parçacıkları.
Peki Hekatomnos’tan geriye ne kalmış dersek? İmparator Ağustos döneminde milattan önce 1 yüzyılda buradaki yerli halka Zeus Karios (Karia’lı Zeus) Tapınağı’nı inşa ettirmişlerdir. Bizim Anadolu’da Tanrı ve tanrıçalar Yunan geleneğinden farklı olarak yerelleştirilir. unu İslamiyet’in kabulü Sonrasında da Anadolu Müslümanlığının Arap Müslümanlığından farklı olması ile de görüyoruz.
halk arasında bu tapınağın altında bazı kalıntıların olduğu yıllardan beri söylence olarak bilinirmiş. geçtiğimiz yıllarda Kaçak kazıcılar burada çalışmışlar 2 metre yüksekliğinde ve genişliğinde dev mermer bloklarda oyuklar açıp aşağıya inmişler ve lahit odasını keşfetmişler. son yüzyılın belki en önemli arkeolojik buluntuların dan birisi diyebiliriz. duvar resimleri, süslemeler, kabartmalar, muhteşem bir tonozlu yapı ve içinde de lahit. Lahit üzerinde de kendisi ve ailesinin betimlendiği kabartmalar. Fakat farklı bir görüş bu yapının Mausolos’un geçici mezarı olabileceği kanaatinde..